14 Şubat 2014 Cuma

                TAVUKLAR                      

 Gallus gallus domesticus), sülüngiller(Phasianidae) familyasından evcilleştirilebilir bir kuştürüdür ve genelde çiftliklerde yetiştirilir. Hindistanda Asya'nın güneydoğusundaki kırmızı Hint kuşundan geldiğine inanılır.
2003 yılında 24 milyar nüfus ile, Dünya'da en fazla bulunan kuş türüdür. İnsanlara iki çeşit sık kullanılan besin kaynağı sunarlar: etleri ve yumurtaları . Tavuklar uçamayan kuşlardandır. Yumurta ile çoğalırlar. Akciğerleri ile nefes alan tavuklar, otçul hayvanlardır.
Tavuklar hayatlarının farklı evrelerinde farklı isimler alırlar. Yeni doğmuş yavrularına civciv, genç ve gelişme çağında olanlara piliç, yumurtlama olgunluğuna henüz ulaşmamış, ergenlik öncesi dönemdeki dişiye yarka, cinsi olgunluğa ulaşmış ergin dişilere tavuk, ergin erkeklere horoz denir.

12 Şubat 2014 Çarşamba

GEVEZE KUŞLAR

PAPAĞANLAR

Papağanpapağansılar (Psittaciformes) takımını oluşturan kıvrık gagalı, etli ve kalın dilli, parlak tüylü, sıcak yerlerde yaşayan kuş türlerine verilen ad.Ayrıca bu kuşların bazı türleri söylediğiniz bazı şeyleri tekrar edebilirler.

Anatomileri

Ayakları kısa ve ikisi önde, ikisi arkada olmak üzere dört parmağa sahiptir. Ön parmakların dipleri kısa bir zarla birbirine bağlıdır. Arkaya yönelik birinci ve dördüncü parmak geriden kavrar ve gaganın yardımı ile çeviklikle tırmanabilir. Tırmanma anında gagalarını üçüncü bir ayak gibi kullanma özelliklerinden dolayı en iyi tırmanıcı kuşlar olarak kabul edilirler.
Kalın ve kıvrık üst gaga hareketlidir. Alt gaga ise yiyecekleri kırmada tabla vazifesi görür. Dil, kalın ve etlidir. Aynı zamanda dokunma organı görevini de yapar. Dilleri kısa ve serttir. Gaga ve dilleri sayesinde ayçekirdeği gibi kabuklu yemişleri soyup yiyebilirler.[1]
Papağanların kanatları nispeten kısadır. Bununla beraber, Yeni Zelanda papağanı hariç hepsi iyi uçucudur. Genelde çift veya grup halinde çığlık çığlığa uçarlar. Avustralya'da yaşayan kakadular, binlerce fertten meydana gelen sürüler halinde seyahat ederler.
Beslenirken veya dinlenirken çok sakindirler. Yeşil renklileri o kadar iyi kamufle olur ki, çoğu zaman farkedilmezler. Tüyleri yeşil hakim olmak üzere kırmızı, mavi, sarı, beyaz ve siyah olabilir.Papağanın konuşma özellığı fazla olmasından , insanların dediğini tekrarlayan kuş türüdür.

Yaşamları

Papağanlar toplu halde yaşayan kuşlardır.
Papağanlar tabii halde ağaçlarda yaşarlar. Ancak insan sesini ve melodileri ezberleyerek tekrarlama kabiliyetlerinden dolayı, birçok evde kafeslerde beslenirler. Kafeslerine çiğnemeleri için ağaç parçaları koymak faydalıdır. Yuvalarını ağaç kovuklarına, kaya yarıklarına yaparlar. Eşler birbirlerine bağlıdır. İri yapıda olanların dişileri yılda 2-3, küçükleri ise daha çok yumurta yaparlar.

Beslenme

Çeşitlerine göre tomurcuk, çiçekmeyve ve tohumlarla beslenirler. Bu arada hayvansal besin alan birkaç tür de mevcuttur.

Konuşma

Papağanlar, çok kuvvetli hafızaları sayesinde öğrendikleri sözcükleri anlamlarını bilmeden tekrar ederler. Doğada özgürken insanlarla hayvanları taklit etmedikleri tetkik edilerek anlaşılmıştır. En tanınmış konuşan türü jako'dur. Erkekler dişilerden daha iyi konuşur. Yeni bir kelimeyi öğrendikleri zaman memeliler gibi mükafat beklemezler. Verilecek cezadan da anlamazlar. Eğitimleri sabır ister.
Türlere göre papağanlar içersinde en çok konuşma yeteneği olanlar şöyle sıralanabilir;
Muhabbet kuşu gibi bazı türlerin konuşmaları ıslığa benzer olduğu için farkedilmeyebilir, bununla beraber gri papağan, amazon papağanı, ara ve kakadu gibi türler net ve anlaşılır şekilde konuşabilir. Kuşların konuşma yeteneğini, eğitim, genetik ve geçmiş deneyimler etkileyebilmektedir.
Papağanlar kuşlar sınıfı içersinde beyin organizasyonu en gelimiş canlılar olarak, sebep-sonuç ilişkisi kurmakta oldukça başarılıdırlar. Örneğin telefon çaldığında "alo" ya da kapı çaldığında "kim o" gibi kelimeleri söyleyebilirler. Bu tarz kelimeleri söyletmenin öncelikli olarak eğitimle ilgili olduğunu belirtmek gerekir.

Yaşam süreleri

Ortalama ömürleri 70 yıl kadar olan papağanların 315'ten fazla çeşidi vardır. Kafestekiler 30-40 yıl yaşayabilir. Elli yıl yaşayanları görülmüştür.Papağanlar yumurtlayarak çoğalırlar.

Zararları

Tarım ürünlerine olan ziyanlarından dolayı bol avlanmaktadırlar. Esaret hayatına rahat alıştıklarından kafeste kolayca beslenebilirler. Fakat "papağan hastalığı" diye bilinen psittakozu, insana bulaştırdıklarından zararlı olabilirler.

Dağılımları

AfrikaAmerikaAsya ve Okyanusya'nın tropikal orman bölgelerinde yaşarlar. Türkiye'de ise doğal olarak yaşayan iki tür şunlardır: Yeşil papağan ve İskender papağanı.

9 Şubat 2014 Pazar

KANGAL KÖPEKLERİ
KangalTürkiye kökenli bir çoban ve bekçi köpeği ırkı. Adını Sivas'ın Kangal ilçesinden alır. Henüz FCIAKC ve TKC gibi dünyadaki büyük köpek kulüpleri ve federasyonları tarafından tanınmamaktadır ancak Türkiye'deki otoritelerce dünyada safkan bir köpek ırkı olarak tanınması için çalışmalar yapılmaktadır.

Kökenleri

Kangal ilçesine de adını verdiği düşünülen, Orta Asya'dan göç eden Kanglı (Kangar) Türk boyunun, göç ederken bu köpek ırkını da getirdiği düşünülür.[1] Orhan Yılmaz, "Kangal Köpeği / Tarihi-Tanıtımı-Yetiştirilmesi-Islahı" adlı kitabında “Kanglı” Türk boyunun Orta Asya'dan göç ederken yanlarında üç şeyi getirdikleri; bunların at, it ve koyun olduğunu söyler. 11 Temmuz 2003'te düzenlenen I. Uluslararası Kangal Köpeği Sempozyumu'nun sonuç bildirisinde, “büyük Türk göçleri sırasında Türkistan'dan Anadolu'ya getirilen bir köpek ırkı olduğu” kabul edilmiştir.[kaynak belirtilmeli]
Kangallar en geç 17. yüzyıldan itibaren Osmanlı sultanları tarafından üretilmiş ve samson olarak adlandırılmıştır Doğan Kartay, hem "Türk Çoban Köpeği Kangal" kitabında hem de I. Uluslararası Kangal Köpeği Sempozyumunda sunduğu bildiride, Kangalların, Osmanlı döneminde Yeniçerilertarafından hem askeri işlerde hem de savaşlarda kullanıldığından bahsetmektedir. Kartay'ın bildirisinde, Romalılarda “aslan” sözcüğünün karşılığı olan “samson” kelimesine atfen kangalları kullanan birliğe “Samsoncular” denildiğini söylemektedir.

Özellikleri

Yavru Kangal köpekleri
Kangal köpekleri genellikle çoban köpeği olarak nitelendirilirler ancak bekçi köpeği tanımına daha çok uyarlar. Zira diğer çoban köpeği türleri sürüyü korumaktan ziyade yönlendirme ve yönetmekte ustadırlar. Kangal köpeğinin en belirgin özelliği ise sahibine duyduğu aşırı sadakat ve buna bağlı olarak sahibine ait olduğunu düşündüğü şeyleri korumaya yönelik kuvvetli içgüdüsüdür. Bu nedenle çok iyi bir dövüşçüdür. Kurt, çakal gibi yabani hayvanlara karşı çok etkin bir muhafız olmakla beraber aile fertlerine ve özellikle de çocuklara karşı hiçbir tehdit oluşturmazlar.
Kangal köpekleri, örnek olarak Namibya'da üstün koruyucu yeteneklere sahip oldukları için, yaygın bir şekilde yerli çiftçiler tarafından kulanılırlar.
Evliya ÇelebiSeyahatnâme'sinde kangaldan bahseder. Bu köpeklerin “aslan kadar güçlü” ve cüsseli olduğunu yazar.

Bakım

Kangalın, uzun bir yürüyüş veya kısa bir koşu şeklinde, her gün egzersiz yapmaya gereksinimi vardır. Ilık ila serin hava şartlarında dışarıda barınabilir. Kürk bakımı ihtiyacı azdır. Haftada bir ölü tüyleri temizlemek için tımarlanması gerekir.

8 Şubat 2014 Cumartesi



PRİMATLAR
Primatlar veya iri beyinli yüksek memeliler (LatincePrimates), eteneli bir memeli takımı. Gorilorangutanşempanzegibon ve insan gibiinsansıların yanında makimsilermarmosetgillergalagogillercadı makigiller ve lorisgilleri de içerir. Primatlar çevik ve hızlı canlılardır. Çoğunluğu ağaçlarda yaşar. Hepsinin elleri, ele benzer ayakları, ileri bakan gözleri vardır. 

Etimoloji

Bilimsel ad "primat", bu takım içindeki herhangi bir tür için kullanılabilecek ortak isimdir. "Primat" sözcüğü, Latince'de "en başta, mükemmel, asil" gibi anlamları olan primas sözcüğünün çoğulu primatesten Fransızca'ya tekilleşerek geçen primate sözcüğünden türemiştir.

Genel Özellikler

Anatomik Yapı

Primatlar, ağaçtaki yaşama uyum sağlamak için dört ellidir, bunun yanında kuyruklarını denge ve fazladan tutunma için kullanan türleri bulunur. Elleri çok büyük hareket olanağı sağlar.[2] Diğer etenelilerden ayrı olarak yalnızca primatlarda başparmak ve işaret parmağı cisimleri kavramaya izin veren ve birbirine kenetlenebilen yapıda evrimleşmiştir.

Zekâ

Primatlar, memelilerin en zekilerindendir. Hayatta kalma mücadelesinde aşırı hız veya güç gibi sivrilmiş fiziksel avantajları bulunmamasına rağmen, zekâlarının getirmiş olduğu kurnazlık ve yaratıcılık gibi avantajlarla başarılı olurlar.

Yaşadıkları coğrafya

Primatlar tüm dünyaya yayılmışlardır. İnsan dışındaki primatlar başlıca Güney ve Orta Amerika'da, Afrika'da ve Asya'nın güneyinde bulunurlar. Bazı türlerin yaşadıkları alanlar, Amerika kıtasındaMeksika'nın güneyi ile Asya'da Japonya'nın kuzeyi kadar kuzey bölgelere ulaşır.
Ekvator'un 40° kuzey ve 40° güney enlemleri arasında raslanırlar. Avrupa'da yalnız Cebelitarık kıyılarında bulunurlar. Bunların da Afrika'dan geldikleri sanılmaktadır. İki grupta incelenirler: Asya ve Afrika'daki Eski Dünya maymunları ve Orta ve Güney Amerika'daki Yeni Dünya maymunları.
Yeni Dünya maymunlarına, Güney Amerika'nın sulak ormanlarında bol rastlanır. Kuyruklarını, sarılma, kavrama, sallanma, tırmanma ve yiyecek toplamada üçüncü bir el gibi kullanırlar. Düşen yavrularını kurtarmada ve bir ağaçtan diğerine geçmede kuyruklarından maharetle istifade ederler. Bunun için bir ağacı elleriyle kavrarken diğerini de ayakları ve kuyruğuyla kavrayarak bir köprü kurarlar. Yavrular da buradan koşarak geçerler. Bazı türlerin kuyruk uzunluğu boylarından fazladır. İki beyin yarı küresinden biri kuyruğu ötekisi de diğer vücut olaylarını yönetir.
Eski Dünya maymunları hafif ve ufak bedenlidir. Beyinleri daha büyük ve karmaşık olduğundan Yeni Dünya maymunlarından üstündür. Çok az kuyrukları vardır. Kuyruklarının sarılma ve kavrama özellikleri yoktur. Fakat kuyrukları dengelerini sağlamada, duruş vaziyetlerinde ve hatta haberleşmede rol oynar. Maymunun kuyruğunu tutuş vaziyeti, onun sosyal ve hissi durumunu belirtir. Maymunların ayak, taban ve yüzlerinin dışında vücutları tüylüdür. Kaba etleri kılsız olanlar da vardır. Kılsız yerleri kırmızımsı veya mavi renktedir. Büyüklükleri çok değişiktir. Boyları 12-13 cm olan makilerle sahibinin cebine veya bir bardağa rahatça sığabilen minik marmosetten 300 kg ağırlığı olan gorile kadar farklı birçok türü vardır.
Koku alma duyuları çok zayıf olmasına rağmen, görme ve işitmeleri güçlüdür. Çoğunlukla gündüz faaldirler. Çoğunlukla otçul memelilerdir. Ağaç filizleri, yaprak, çiçek, tohum ve meyveler başlıca yiyecekleridir. Bunun yanında böcek, yumurta, leşle beslenip daha iri hayvanların etiyle de beslenen omnivorlar da vardır. Çoğu gruplar halinde tecrübeli bir erkeğin başkanlığında yaşar. Birkaç dişi ve yavrulardan meydana gelen tek erkekli gruplar da vardır. Hamilelik devreleri türlerde farklıdır.
Doğu Brezilya'da yaşayan kuyruğu beyaz halkalı kuisiti (veya ipek maymuncuk)nin gebelik süresi 3,5 aydır. Dişiler yavrularını göğüslerinde veya sırtlarında taşır. Aşırı derecede sevgi gösterirler. Tehlike karşısında erkek sürüyü kahramanca savunur. Maymunların vücutları tırmanmaya, sıçramaya, el ve ayakları da kavramaya uygundur. El ve ayaklar beş parmaklıdır. Baş parmak diğer parmakların karşısına geldiğinden, cisimleri mengene gibi rahatça kavrarlar. Kanca tırnaklı birkaç türün dışında çoğunun el parmakları yassı tırnaklıdır. Colobes ve Atales gibi cinslerde baş parmak bulunmaz. Yiyeceklerini ağızlarına götürmek için ellerini kullanırlar. Ellerini kullanmakta çok mahirdirler. Bir kısmı küçük yiyeceklerin tohumlarını çıkarmak için baş ve işaret parmaklarını rahatça kullanırlar.
Evcil bir büyük ipek maymunu
Maymunlar oldukça meraklı hayvanlardır. Yüksekte bulunan bir yiyeceğe ulaşmak için birkaç eşyayı üst üste koymayı akıl edebilirler.

7 Şubat 2014 Cuma

YUNUSLAR
Yunuslar ve balinalar diğer tüm memeliler gibi ciğerleri ile solunum yaparlar. Bu, onların su içinde iken balıklar gibi nefes alıp veremeyecekleri anlamına gelir. Bu nedenle nefes almak için düzenli olarak su yüzeyine çıkarlar. Başlarının üstünde hava alıp vermelerini sağlayan bir delik bulunur. Burası öyle tasarlanmıştır ki hayvan suya daldığında delik bir kapak tarafından otomatik olarak örtülür ve içeri su kaçması önlenir. Su yüzeyine çıkıldığında ise, kapak yine otomatik olarak açılır.
Boğulmadan Uyumayı Sağlayan Sistem
Yunuslar her nefes alışlarında ciğerlerinin % 80- 90′ını havayla doldururlar. Oysa çoğu insan için bu oran ancak % 15′i bulur.Yunuslar için nefes almak insanlarda veya diğer kara memelilerinde olduğu gibi bir refleks değildir, iradeli bir harekettir.
Yani biz nasıl yürümeye karar veriyorsak, yunuslar da nefes almaya karar verir. Bu, hayvanın suda uyurken boğularak ölmemesi için alınmış bir tedbirdir. Yunus uykusu sırasında beyninin sağ ve sol yarım kürelerini yaklaşık on beş dakika arayla nöbetleşe kullanır. Bir yarım küre uyurken, diğer yarım küre yüzeye çıkarak hayvanın nefes almasını kontrol eder.
Yunusların ağızlarındaki gagaya benzer çıkıntı ise sudaki hareketlerini kolaylaştıran bir başka tasarımdır. Hayvan bu yapı sayesinde suyu daha iyi yarmakta ve daha az enerji harcayarak, daha hızlı yüzebilmektedir. Modern gemilerin burunlarında da yunus ağzına benzer bir çıkıntı vardır. Bu hidrodinamik tasarım, gemilerin hızını da aynen yunuslarınki gibi artırmaktadır.
Yunusların Sosyal Yaşamı
Yunuslar çok büyük gruplar halinde yaşar. Güvenli bir koruma için dişiler ve yavrular böyle bir grubun ortasında yer alır. Grubun hasta üyesi yalnız bırakılmaz, ölene kadar grubun içinde tutulur. Bu güçlü dayanışma bağı, yeni bir yavru gruba katıldığı ilk günden itibaren başlar.
Yunus yavruları önce kuyrukları dışarı çıkacak biçimde doğarlar. Bu sayede doğum tamamlanana kadar yavrunun havasızlıktan ölmesi önlenmiş olur. En son yunusun başı doğum kanalından çıkar çıkmaz, ilk nefesini alması için hızla su yüzeyine çıkarılır. Genellikle, yardım amacıyla anne yunusa bir başka dişi yunusda eşlik eder.
Anne yunus doğumdan sonra hemen yavrusunu emzirir. Süt emmek için dudağı olmayan yavru, annesinin karnındaki bir yarıktan çıkan iki süt kaynağından beslenir. Bu bölgeye ufak ağız darbeleriyle dokunduğunda süt fışkırır. Yavru her gün onlarca litre süt içer. Bu sütün % 50′si yağdan meydana gelir (ineklerde ise sütün sadece % 15′i yağdır). Bu yoğun kıvam sayesinde, yavrunun vücut ısısını dengelemek için ihtiyaç duyduğu yağlı deri tabakası hızla oluşur. Hızlı dalışlar esnasında diğer dişiler yavruyu aşağı doğru iterek yardımcı olurlar. Ayrıca, yavruya avlanmayı ve sonarını kullanmayı da öğretirler. Bu yıllarca süren bir eğitim safhasıdır. Bazıları yıllarca sevdikleri bir aile üyesinin peşinden ayrılmazlar. 30 sene boyunca bu böyle devam edebilir.

6 Şubat 2014 Perşembe

BAYKUŞLAR

Baykuş ya da Gece yırtıcı kuşları (LatinceStrigiformes), kuşlar (Aves) sınıfının, karinalılar (Carinatae) bölümünün, gökkuzgunumsular(Coraciiformes) takımına giren gece yırtıcı kuşları (Strigiformes) alt takımında yer alan türlere verilen genel ad.[1]
Özellikler
Başları büyük ve tüylüdür. Kuyrukları kısa olmakla beraber, kanatları enli ve uzundur. Bir kısmının kanat açıklığı, bir adam boyuna ulaşır. Serçekadar küçük olanları da vardır. Gagaları kıvrık, pençeleri keskin, kanca tırnaklı ve döner parmaklıdır. Kuvvetli pençeleri adeta avına kenetlenir.
Baykuşlar tam bir sessizlik içinde avlanır. Bütün vücudu yumuşak ve ince tüylerle kaplıdır. Tüyler, uçuş sırasında tabii bir susturucudur. Uçuş esnasında kanatlarının “pırpır” sesi duyulmaz. İri gözleri, başlarının yanında değil önündedir. Aşırı büyüklükteki gözleri, göz oyuğunda hareket edemez. Araba farı gibi yuvalarında sabittir. Ama baykuş boynunu 270 derece çevirerek panaromik bir görüş sağlayarak çevresini kontrol edebilir. Dişi baykuş erkeklerinden daha iri olup, 2-10 yumurta yumurtlarlar. Kuluçka süresi 30-40 gündür. Yumurtadan çıkan yavruların göz ve kulakları kapalıdır. Yavruların yuvada kalma süresi farklıdır.

Görme yetenekleri

“Al purple” yani “mor ışık görüntüsüne” sebep olan kimyasal bir madde bulunur. Rod hücreleri, en küçük bir ışığı bile kimyasal bir sinyale çevirirler. Böylece insanın sadece bir ışık parıltısını fark ettiği yerde baykuş buradaki cismi bütün teferruatı ile görür. Bütün kuşlarda üst göz kapağı alttakine geldiği halde baykuşlarda olay tersinedir.Mavi rengi görebilen tek kuş türüdür.

İşitme yetenekleri

Baykuşların görme ve işitme kabiliyetleri son derece hassastır. Çok az ışıkta avlarını yakalayabildikleri gibi, zifiri karanlıkta da işitme duyularıyla yerini tespit ederek yakalarlar. Kulakları, en küçük hışırtıyı işitebilecek duyarlıktadır. Hassas kulaklarıyla, gecenin sessizliğinde uçan pervanenin kanat sesini veya bir tohumun çiğnenişini, hatta tam sessizlikte düşen iğnenin sesini bile işitebilirler.
Baykuşun geniş yüzü, nispeten sert ve kavisli tüylerle kaplıdır. Tüyler bir kepçe gibi sesleri toplar ve kulağa yansıtır. Bazı baykuş cinslerinin kulak delikleri öyle büyüktür ki, başın yan tarafını tamamen kaplar. Ayrıca baykuşların başı geniştir ve kulakları diğer kuşlara göre birbirinden daha uzaktır. Böylece ses dalgası bir kulağa çarptıktan sonra diğerine gelir. Baykuş bu son derece küçük zaman aralığı içinde sesin geldiği yönü tayin eder. Baykuşların ilginç özelliklerinden biri de kulaklarının perdeli oluşudur. İstedikleri zaman açar, istediklerinde kaparlar. Dinlenme halinde ve yavaş uçuşlarında kulak perdesini açar, hızlı uçuşlarında ise kaparlar.

4 Şubat 2014 Salı


GOLDEN RETRİEVER
Golden Retriever, oldukça popüler bir köpek ırkıdır. Aslen avda vurulan kuşları bulup getirmek için kullanılırlar. Ayrıca en sık rastlanan aileköpeklerindendir. Çok hoşgörülü ve baş etmesi çok kolaydır. Sahiplerinden de çok fazla beklentileri yoktur. Düzenli olarak yemek verildiği, egzersiz yaptırıldığı ve veteriner kontrolüne götürüldüğü sürece başka bir ihtiyacı olmaz. Golden retriever'lar genellikle insanlarla ve diğer köpeklerle iyi anlaşırlar. Tipik olarak korktuklarında havlarlar ama arkadaş canlısı olmaları iyi birer bekçi köpeği olmalarını engeller. Golden retriever'lar özellikle insanlarla iyi anlaştıkları ve çok sosyal oldukları için tercih edilirler. Bu nedenden dolayı sıklıkla rehber köpek olarak eğitilirler.Çok sabırlıdırlar ve çocuklarla oldukça iyi olan bir köpek ırkıdır. Bebek bakıcılığı bile yapabilirler. Görme engellilere de yardımcı köpek olarak verilen bir cinstir. ayrıca en zeki köpekler (IQ) testinde alman çoban köpeğinin 1. seçildiği testlerde 4. sırayı almıstır.